Merhaba Next.web.tr Misafiri! Forum Sitemize Hoşgeldin.

Sitemize üye olarak ayrıcalıklarımızdan yararlanabilirsiniz.

or Kayıt ol

Bitkiler ve Faydalari

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Solunum sisteminin koruyucusu
fft2mm910531.jpg

Itır ekstresinden elde edilen damla ve çay, başta bronşit, öksürük, verem, sinüzit, farenjit gibi nefes yolları ve enfeksiyon rahatsızlıklarına karşı kullanılır

Itırgillerin takriben bilinen 300 türü mevcuttur ve bunlardan bizi ilgilendiren Şifalı Itır diye anılan iki türdür. Bu iki bitki aynı şekilde kullanılsalar da botanik olarak bazı farklılıkları vardır.

Bu iki türün haricinde çok farklı maksatla kullanılan Büyük Itır; Pelergonium graveolens ve Kokulu Itır; Pelergonium odoratissium’u sayabiliriz. Leylekotugillerle Itırotugiller çoğu kez birbirine karıştırılmaktadır. Itırgillere örnek olarak Şifalı Itırı ve Büyük Itırı , Leylekotugillere ise Leylek otunu örnek vereceğiz.

Tesir şekli: Bakterileri ve virüsleri öldürücü (antibiyotik ve virüstatik), iltihapları önleyici, balgam söktürücü ve İmmün sistemi güçlendirici özelliklere sahiptir.

Kullanılması:
Araştırmalar göre Itır ekstresinden elde edilen damla ve çay başta; bronşit, öksürük, verem, sinüzit, farenjit, tonsilit (bademcik iltihaplanması) gibi nefes yolları ve enfeksiyon rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Veremin bulaşıcı olması nedeni ile hastanede doktor tedavi edilmesi ve tedavi sonunda Itır ekstresinden elde edilen damla ile tedaviye devam edilmelidir. Eğer akciğerin herhangi bir noktasında kalan en küçük bir mikrop kalıntısı varsa tekrar vereme sebep olur.

Çayı: İnce kıyılmış Itır kökünden bir kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edildikten sonra 3-5 dk kaynatılır, 5-10 dk demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Homeopati’de: 20 gr Itır kökü ince kıyıldıktan sonra bir şişeye konur ve üzerine %70’lik 80 ml alkol ilave edilir ve güneş görmeyen bir yerde, iki günde bir çalkalamak suretiyle 4-6 hafta muhafaza edilir. Daha sonra nesne süzülerek Homeopati’de Umckaloabo ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4 defa 15-20 damla 4-6 hafta süreyle alınır.

Ekstresi: Itır kökleri ince ince kıyılır hatta daha iyisi öğütülerek toz haline getirilir ve Etanol+su karışımı ile ekstraksiyonu yapılarak ekstraktı elde edilir. Itır kökünün ekstresi tentüründen daha kalitelidir. Çünkü birleşimindeki maddeleri daha çok içerir. Şayet ekstresini elde etme imkanı yoksa o zaman tentürü kullanılabilir.

Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Kirpi kökünden elde edilen natürel ilaçlar bağışıklık sistemi kuvvetlendirmek içindir fakat en fazla 4-5 hafta kullanılmaktadır.
 

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Migrene karşı ateş otu çayı

Baş ağrısı ile migrene ve migrenin sebep olduğu bulantı ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklara karşı ateş otu çayı iyi geliyor
fft2mm910385.jpg
Bazı botanikçiler ateş otunu Chrysanthemumgillerden sayarken bazıları da Tanacetumgillerden olduğunu iddia etmektedirler. Tanacetum eski isimlendirme olduğundan aslında pek kullanılmaması gerekir. Chrysanthemumgillere Solucan otu; Tanacetum vulgare, Dalmaçya Pire otu; Chrysanthemum cinerariifolium ve Pire otu; Chrysanthemum coccineum bunların en önemlileridir. Bu bitki Almanca 'mutterkraut' yani 'anne otu' diye de anılır. Zira bu ülkede genellikle kadın hastalıklarına karşı kullanılmıştır. İngiltere’de 'feverfew' yani 'ateş otu' diye anılır. Bu ülkede de genellikle ateş düşürmek için kullanılmıştır. Asıl vatanı Türkiye olan bitki bizde çiçeklerinden dolayı gümüş düğme diye de anılır, fakat tıbbi olarak pek kullanılmamıştır.

Kullanılması:
a) Araştırmalara göre başta baş ağrısı ve migrene karşı migrenin sebep olduğu bulantı kusma ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır.
b) Halk arasında migren, baş dönmesi, migrenin sebep olduğu bulantı, kusma ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklar, kadın hastalıkları ve ateş düşürücü olarak kullanılır.

Tesir şekli: İltihapları önleyici, damarları rahatlatıcı, sindirimi kolaylaştırıcı ve bağırsak kurtlarını düşürücü özelliklere sahiptir.

Açıklama: Bazı araştırmacıların yaptıkları deneylerde ateş otu ekstresinin herhangi bir etkisini tespit edemediklerini beyan etmişlerdir. Bitkinin bazen etkili bazen de etkisiz olduğunu beyan etmelerinin sebebi; bazı araştırmacılar kurutulmuş ateş otunu kullanırken bazı araştırmacılar ise taze ateş otu ile deney yapmışlardır. Kurutulmuş ateş otunun birleşiminde %0,25 oranında Chrysanthenylasetat içerirken taze Ateş otunda %0,017 oranında bulunmaktadır. Bu nedenle farklı neticeler elde edilmektedir. Ateş otu ekstresi histamin, sseratonin ve prostaglandin oluşumunu azaltır ve böylece migreni önler.

Çayı: İki kahve kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış ateş otu demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dk demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur fakat uzun süre alınır ise ağızda yara yapabilir. Bazı kişilerde de alerjiye sebep olabilir.
 
Son düzenleme:

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Uykusuzluk ve stresin düşmanı

Oğul otunun sakinleştirici, mideyi kuvvetlendirici ve şişkinliği giderici özelliği var
fft2mm821211.jpg
Oğul otunun bilinen beş alt türü mevcuttur ve bunlardan kokar oğul otu; melisa officinalis ssp. Alt ismi pek hoş kokulu değildir.

Limon oğul otu; M. Off. Ssp. Off. İse en yaygın olan, limon gibi güzel kokusu olan türdür, bu nedenle bunu inceleyeceğiz. Ayrıca nadiren de olsa bodur oğul otu; M. Off. Ssp. Foliosa, Lila oğul otu; M. Off. Ssp. villiosa ve Üç loplu oğul otu; M. Off. Ssp. Verticilata’ da yetiştirilmektedir.

Melisa; Bal arısı ve officiinalis ise şifa anlamına gelir. Türkçe oğul otu, Kovan otu, Arı otu, Arıcı otu, Arı çiçeği gibi isimlerle anılması onun arılar tarafından çok sevilmesinden dolayıdır ve limon otu diye anılması kokusunun limona benzemesi ve de kalbe etki ettiğinden dolayı da kalp otu diye anılır. Tarihte eski Mısırlılar ve Filistinliler tarafından kullanılan oğul otu Romalılar ve Yunanlılar tarafından kullanılmaya başlanmıştır. İbni Sina’ ya (Avrupalılara göre Arap asıllı olup ismi de Avicenna olarak geçer) göre oğul otu için ‘’ruhu ve kalbi mutlu kılar’’ demiştir.

Tesir Şekli: antivirastatik, antidepressif, sinirleri güçlendirici, kramp çözücü, bulantı ve kusmayı önleyici özelliklere sahiptir.

Araştırmalar: Oğul ot ekstreleri ile sade (mono-) veya diye bitki ekst-releri ile elde edilen Tertip(kompleks) ilaçlarla bir yığın araştırma yapıl-mıştır. Bu araştırmalardan bazıları:

1) R.H. Wölbling ve ekibi %1’lik oğul otu ekstresinden yapılan kremle uçuğa (herepes simplex) karşı 116 uçuklu hasta üzerinde tedavi denemesi yapmıştır. Bu deney sonucunda oğul ot ekstresi ile yapılan kremin palzeboya (denil ilaç) göre etkili tespit edilmiştir. Ayrıca oğul ot kreminin Zana hastalığına karşıda iyi geldiği 46 hasta üzerinde yapılan deneyle ispatlanmıştır (Z.P.1.94.19, Z.P.1.95.46).

2) Fito terapi birliği tarafından 10.’su düzenlenen 11-13 Kasım 1999 tarihinde Münster’de yapılan konferansta Prof. Dr. M. Bühring (Ber-lin’den) 67 hasta üzerinde yaptığı tedavi denemesinde hastada konsant¬rasyon ve aktivitenin arttığı, yorgunluk, sinirlilik, uyuşukluk ve aşırı hassasiyet gibi rahatsızlıkların azaldığı görülmüştür (Z.P.2.00.99)

3) Birleşiminde Kedi otu kökü, şerbetçi ot kozalağı, oğul otu ekstresi içeren bir hapla (Ba……) uyuyamama, uykuda daralma, sık uyanma ve iç huzursuzluk gibi rahatsızlıkları olan 225 hasta üzerinde 2 hafta süren tedavi denemesi yapılmıştır. Hastalardan uyuyamama ra¬hat-sızlığı olanlarda %80 iyileşme, iç huzursuzluk olanlarda %82 oranında iyileşme görülmüştür. Bu rahatsızlıkların neden olduğu baş ağrısı, baş dönmesi, sindirim bozukluklarında aynı şekilde iyileşmiştir (Z.P.395.147)

4) Birleşiminde Kılıç otu, Kedi otu kökü, Şerbetçi otu kozalağı, oğul ot yap¬rağı, çarkıfelek otu ekstresi içeren hapla (Va……..) sinirlilik, der-mansızlık, yorgunluk, korku, huzursuzluk, uyuyamama, baş ağrısı, kalp rahatsızlıkları gibi hastalıkları olan 95 hasta üzerinde tedavi den-mesi yapılmıştır. Bu hatalarda %58-96 oranında iyileştirme görülmüş (Nhp.2.99.240)

5) Dr. M. Adler gözetiminde sinirsel nedenlerle uyuyamayan ve sürekli uyanan ve huzursuz olan 500 hasta üzerinde bitkisel draje ile 4 hafta süren tedavi denemesi yapılmış ve hastaların %90’ının iyileştiği gö-rülmüştür. (Nhp.3.97.446)

6) Uyuyamama ve huzursuzluk gibi rahatsızlıkları olan 830 hasta üzerinde 297 doktor gözetiminde 4-6 hafta bitkisel draje ile tedavi denemesi yapılmış ve hastaların %88’inin iyileştiği görülmüş (Z.P.6.99.337). Bu bitkisel draje kedi otu kökü, oğul otu ve şerbetçi otu kozalağı ekstresinden elde edilmiştir.

Kullanılması:

a) Araştırmalara göre; uyuyamama, sık uyanma, iç huzursuzluk, stres ve buna benzer sinirsel rahatsızlıklara uçuk ve tona hastalığını iyileştirdiği görülmüştür.

b) Komisyon E 228 no.lu 1984 tarihli ve 50 no.lu ve 13.03.1990 tarihinde yayınlandığı tomografi bildirisinin oğul otu yaprak veya ekstresinin başta; sinirsel nedenle uyuyamama ve fonksiyonel mide-bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olduğu beyan edilmiştir.

c) Aromaterapide; oğul ot yaprağı, başta migren, baş ağrısı, uçuk, si¬nir-lerin iltihaplanması, şişkinlik, sinirlilik, iç huzursuzluk ve uyuyamamaya karşı kullanılır.

d) Halk arasında baş ağrısı, migren, baş dönmesi, bulantı, sinirsel, ne-denle kalp, mide, bağırsak, rahim, diş ve kulak ağrısına karşı kul¬la-nılır.

Açıklama: oğul otu teskin edici (sedatiyum), mideyi kuvvetlendirici (stomachium) ve şişkinliği giderici (karminatiyum) gibi üç yönlü etki alanına sahiptir. Fakat genellikle diğer şifalı bitkilerle birlikte kullanılır.

Çay: 3 kahve kaşığı taze veya 2 kahve kaşığı kurutulmuş oğul otu yaprağı demliğe konur ve üzerine 250-300ml kaynar su ilave edilir. 5-10dk. Demlemeye alındıktan sonra süzülerek içilir.

Yan Tesirleri: Tarife uyulduğunda bilinen bir yan tesiri yoktur, eğer oğul otu eterik yağından aşırı miktarda (2ml) kullanılırsa Bulantı, Baş dönmesi, Kusma, İshal v.b haller görülebilir.
 

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Lavanta yağı, üşütme, bronşit, nezle, ateş, akne, sivilce, baş ağrısı, uyuyamama, saç diplerinde kaşıntı gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır

fft2mm919641.jpg
Lavantanın Romalılardan beri parfümü yapılmakta ve banyolara karıştırılmakta olduğu bilinmektedir. İlk defa 1920 Haki Lavanta ile Sivri Lavantada yeni melez bir Lavanta yetiştirilmiştir.

Tesir şekli: Teskin edici, sinirleri kuvvetlendirici, krampları çözücü, ağrı-ları dindirici, antiseptik, şişkinliği giderici, vücudu kuvvetlendirici, ishali önleyici, hafif idrar söktürücü özeliklere sahiptir.

Yan tesirleri: Tarife uyulduğunda bilinen bir yan tesiri yoktur.

Kullanılması:
a) Araştırmalara göre Lavanta yağı uyuyamama ve de az uyumaya karşı kullanılır.

b) Aroma tedavisinde Lavanta yağı üşütme, bronşit, nezle, ateş, akne, sivilce, ağrı, baş ağrısı, uyuyamama, saç diplerinde (başta) kaşıntı gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır.

Çayı: İki kahve kaşığı kurutulmuş, ince kıyılmış veya üç kahve kaşığı taze ince kıyılmış Lavanta çiçeği demliğe konur ve üzerine 200-300 ml kaynar su ilave edilir ve de 5-10 demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Banyosu: Lavanta çiçeğinden 60-80 gr demliğe konur, üzerine 500-1000 ml kaynar su ilave edilir. 10-15 dk dinlendirdikten sonra süzülerek küfedeki sıcak suya (38-42°) ilave edilir. Şayet Lavanta çiçeği yok ise 20-30 damla Lavanta yağı bir yemek kaşığı bal veya kaymakla karış¬tırıldıktan sonra küfedeki suya ilave edilir. Lavantalı banyoda sabun ve şampuan kullanılmaz. Bu nedenle ince bir duş alıp sonra Lavanta demi veya esansı içeren suyla banyo yapılmalı ve banyodan sonra silinmeden 3040 dk veya bütün gece uyunmalıdır.

Homeopati’de: Lavanta çiçeklerinden 150 gr toplandıktan sonra bir şişeye konur ve üzerine 500 ml %70’lik alkol (etanol) ilave edilir ve iki günde bir çalkalanır. Şişe 4-6 hafta güneş ışınlarından uzakta muhafaza edilir ve bu süre sonunda szülerek Homeopati’de <> adı ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4 defa 10-20 damla 4-6 hafta süreyle alınır.

Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur, şayet tarife uyulmaz ise Lavanta yağından 1 gr’dan fazlası mide rahatsızlığına neden olur.

B) Lavantin, Lavandin, Lavandula X İntermedia EMEIC.ex
Lavantin botanik olarak pek fark edilmez, sadece çiçekleri biraz daha koyu leylaki mavimsi olup diğer özellikleri hemen hemen aynıdır. Lavantin Lavantaya göre daha çok takriben %3-6 oranında Eter yağı içerir, fakat aynı derecede kaliteli olmadığından genellikle endüstride kullanılır. Lavantin Eter yağı kısaca Lavantin yağı diye anılır ve bu yağ parfüm, kozmetik, şampuan, sabun v.b şeylerin yapımında kullanılır. Şayet hakiki Lavanta yağı bulunamaz ise Lavantin yağıda kullanılabilir.

C) Sivri Lavanta Spiklavendel Lavandula latifolia MEDİK.
Geniş yapraklı Lavanta
Bu Lavantanın yaprakları hafif geniş olduğundan Geniş yapraklı Lavanta veya çok az yapraklı ve uzun bir sap üzerinde çiçekleri olduğundan Sivri Lavanta ismi ile de anılır. Birleşimindeki Eter yağının oranı oldukça değişiktir. Bu Eter yağında %30-50 oranında Linalool, %20-35 1,8-Cineol, %5-15 Campher ve az miktarda ?-Terpineol, Geraniol ve Linalylacetat içerir. Bu tür genellikle akut ve kronik enfeksiyon, bronşit, boğaz ve gırtlak iltihaplarına karşı kullanılır.

D) Karabaş Lavanta Schopflavendel Lavandula stoechas L.
Karabaş Lavantasının çiçekleri baş örgüsü ile örülmüş gibi ve en üstte 4 adet leylaki renkte oval şeklinde bir demet şeklindedir. Birleşiminde %1,5 oranında Eter yağı bulunur ve bu yağın en önemli alt türevleri; Fenchon, Kafur, Borneol ve Terpinol’dür. Fareler üzerinde yapılan araştırmalarda Karabaş Lavanta çiçeğinin kandaki şekeri düşürdüğü tespit edilmiştir. Karabaş Lavanta hakiki Lavanta olmadığı zaman onun yerine kullanılabilir.
 

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Varisin ilacı doğada

Ölmez dikenden elde edilen bitkisel karışımlar damarlara tesir ederek varise çare oluyor
di-772K.png
Ölmez dikenin haricinde iki tür daha vardır fakat bunların kökü kullanılmadığından onlara burada yer vermeyeceğiz. Latince Ruscus, taşralı (kasabalı, köylü) anlamına gelir ve aculeatus kelimesi de dikenli anlamına gelir. M.Ö kullanıldığını DİOSKURİDES’den öğreniyoruz ve 1955’ de Fransız aslılı araştırmacılardan; Lapin ve Sannie bitki kökündeki Steroid saponinlerden; Ruscogenin ve Neoruscagenini keşfetmişlerdir. Bu keşiften sonra bitkinin değeri artmıştır.​

Kullanılması;
a) Araştırmalara göre başta; basur ve toplardamar rahatsızlıklarına karşı kullanılır.

b) Komisyon E’nin 12.07.1991 tarih ve 127nolu Monografi bildirisinde ölmez diken proparatlarının (ilaçlarının) başta; Kronik toplardamar zafiyeti, bacaklarda ağrı ve ağırlık, Baldırlarda gece krampları, kaşıntılar ve şişmelerine ve de bağırsak rahatsızlıklarından; kaşıntı ve yanmış gibi ağrılara karşı kullanılır.

c) Halk arasında; varis (Toplardamarların sarkması ve bu sarkıklarda kan birikmesi), Flebit (Toplardamar iltihaplanması), toplardamar genişlemesi, bacaklarda trombaz, toplardamarlarda kan dolaşımı zafiyeti, kılcal damarların genişlemesi ve gevşemesi nedeni ile el, yüz ve baldırda kızarıklıkların oluşması, dokuların su toplaması ve basura karşı kullanılır.

Açıklama; Bazı insanların aşırı alkol, sigara, kahve ve kimyasal ilaç kullanmaları sonucu kılcal damarları genişler, gevşer ve vücudun çeşitli yerlerinde (yüz, el, bacak ve uylukta) kırmızı veya morumsu kırmızı çeşitli büyüklükte lekeler oluşur (Couperose). Kimyasal ilaçlarla tedavi edilemeyen bu rahatsızlığı ölmez diken praparatları ile tedavi etmek mümkündür.

Çay; Ölmez diken köklerinde iki kahve kaşığı ince kıyılarak demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edilir ve 5-10 dakika demlemeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir.

Ölmez diken merhemi: İçinde sıcak su olan bir kazanın içine 2. bir kazan yerleştirilir ve 100gr Vaselin + 100gr Prafin eritildikten sonra içine 50 gr Ölmez diken kökü konur ve karıştırılır. Bu karışım 24saat buzdola¬bında bekletildikten sonra hafif eritilerek süzülür ve ölmez diken merhemi elde edilir.

Homeopatide; Ölmez diken köklerinden 20gr ince kıyılarak bir şişeye konur ve üzerine 80ml alkol ilave edilir ve 4-6 hafta bekletildikten sonra süzülerek homeopatide Ruscus adı ile anılan tentür elde edilir.

Yan Tesirleri; Tarife uyulduğunda bilinen bir yan tesiri yoktur. Meyve ve yaprakları hafif zehirlidir, şayet meyvesinden 4-5 tane yenilirse ishal, kusma rahatsızlıklarına neden olabilir.

Birleşimi;
a) Steroidsaponinler %4-6 arasında olup bunlarda Spirostanol-Saponiler; Ruscin ve Furostanol-Saponinler; Ruscoid içerir. Ruscoid parçalanarak Ruscin , Ruscogenin ve Neoruscogenine dönüşür. Ruscin ise Neoruscogenin’e dönüşür. Esas belirleyici olan Ruscogenindir.

b) Flavonlar, Flavonol-0-glikozitler, Flavonol-C-glikozitler.

c) Ayrıca az miktarda Eter yağı, Potasyum, Kalsiyum ve Reçine içerir.

Araştırmalar; Ölmez diken köklerinden elde edilen ilaçlarla kronik top-lardamar zafiyeti ve Basur rahatsızlıkları olan hastalar üzerinde tedavi denemesi yapılmıştır. Bu araştırmalardan bazıları;

1) Basur rahatsızlığı olan toplam 1961 hasta üzerinde dört ayrı çalışma grubu ölmez diken veya fitili ile tedavi denemesi yapmışlardır. Bu tedavi denemelerinde (Cleres-Kaiser 1976’da, P.Salzmann, U.Ehresmann, U. Adler ve ekibi 1977’de, H.Barmig 1978’de ve de Nietsch ve ekibi 1982’de) hastaların iyileştiğini tespit etmiştir.

2) Basur rahatsızlığı olan 135 hasta üzerinde ölmez diken merhem ve fitilleri ile P.Salzmann, U.Ehresmann, U.Adler ve ekipleri tedavi denemesi yapmışlar ve hastaları iyileşmiştir.

3) Kronik toplardamar zafiyeti olan 20 hasta üzerinde tedavi denemesi yapılmış ve hastalar iyileşmiştir.
 

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Nergis şifa kaynağı

Nergis, baş ağrısı, sara, nezle, bronşit, boğmaca ve astıma karşı kullanılır

fft2mm999162.jpg

Nergisgillerin bilinen takriben 20 türü mevcuttur ve bunlardan en yaygın olarak kullanılan Boru, Trompet, Yalancı ve Yabani nergis, Mart çanı, Yabani zerrin, Mart yıldızı ve Zurna nergisi isimleri ile anılan ve Latince adı Narcissus pseudonarcissus olan türdür. Bunun haricinde çok az da olsa Hakiki nergis; Narcissus angustifolius, Beyaz nergis; Narcissus Poeticus ve Topbaş nergis; Narcissus tazetta’da kullanılmaktadır. Narcissus kendini beğenmiş ve pseudonarcissus yalancı nergis anlamlarına gelir. Zira eskiden Beyaz nergisle Hakiki nergis gerçek nergis sayılmaktaydı. İngiltere ve ABD’de yapılan son araştırmalarda yeniden önem kazanmıştır.

Botanik: Kökleri aynı soğana benzediğinden bazen yanlışlıkla yenmekte ve zehirlenmelere neden olmaktadır. Yaprakları direkt olarak soğandan çıkar. Uzun ince bir şerit şeklinde, mavimsi yeşil renktedir. Çiçeklerinin kupa yaprakları yoktur ve onun yerini yan taç yapraklar almıştır. Yan taç yaprakların oval sarımsı beyaz renkte ve 6 adettir ve ana taç yaprak bir çan veya zurna şeklinde koyu sarı renkli, ucu dalgalı, ortada bir adet döllenme tozluğu bulunur.

Hasat zamanı: Mart’tan Haziran’a kadar kökleri sökülerek yıkanır, soyulur ve kurutulur, eğer tentürü yapılacak ise taze olarak işlenir. Çiçekleri Mart-Mayıs aylarında toplanarak su buharı ile destilasyonu yapılır ve eterik yağı elde edilir.

Birleşimi: Kökünün birleşimindeki en önemli maddeler;
a) Alkaloitler %0,15-0,2 arasında olup en önemlileri; Lycorin (=galanthidin=narcissin), Hömanthamin (=natalensin), Galanthamin, Galanthin, Lycorenin, Homolycorin, Narcissidin, Magnarcin, narcissamin ve Fiancin en önemlileridir.

b) Chelidonasit %2 oranında ve az miktarda Glutaminasit içerir.

Tesir şekli: Kramp çözücü, göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, müshil yapıcı, ateş düşürücü ve sinirleri uyarıcıdır.

Kullanılması:
a) Araştırmalara göre nergis soğanından elde edilen galanthamin’in denent hastalığına karşı kullanılır.

b) Aroma tedavisinde; Nergis yağı baş ağrısı ve saraya karşı kullanılır.

c) Halk arasında nezle, bronşit, boğmaca ve astıma karşı kullanılır.

Çayı:
a) Nergis kökünün zehirli olması nedeni ile kullanılması oldukça risklidir. Bu nedenle tarife uyulmalı ve fazla kullanılmamalıdır. Kurutularak toz haline getirilmiş nergis soğanından 0,5-1 gr bir demliğe konur. Üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edilir ve bu dem sabah-öğle-akşam az az içilir.

b) Halk arasında 5-10 gr nergis soğanı süt içinde bir gün bekletildikten sonra çıkarılarak ezilir ve günde 4-5 defa penise sürülürse erkeklerde cinsel gücü arttırdığı iddia edilmektedir. Yalnız bu terkip uzun süre kullanılamaz. 2-3 günde bozulabilir. Tohumları ezilerek sirke ile karıştırılıp 6-8 saat bekletildikten sonra yüzdeki lekelere sürülürse iyi gelir. Çiçeklerinin ezilerek balla karıştırılıp yendiğinde mesane ve rahim ağrılarının iyileştirir. Soğanı rendelendikten sonra sirkeye yatırılır ve bu sirke ile baştaki saç kıran günde 4-5 defa ovalanırsa saç kıran yok olur.

AR: Nergis çiçeklerinin su buharı ile destilasyonu (damıtılarak) ile eterik yağı elde edilir ve bu yağdan 1-21 damla günde 5-6 defa koklanırsa baş ağrılarını ve sarayı iyileştirdiği söylenmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v); “Nergis çiçeğini koklayınız; o sizi delilikten, barastan ve cüzam-dan korur” buyurmuşlardır. Bugünde erken bunamaya karşı nergis soğa-nından ilaç yapma caba ve araştırmaları devam etmektedir. Türkiye’de nergis esansı diye ilgisi olmayan başka esanslarda satılmaktadır. Bu nedenle dikkat etmek gerekir.

Homeopati’de: Nergis soğanından 50 gr yıkanır, soyulur, rendelenir ve bir şişeye konduktan sonra üzerine 500 ml %70’lik alkol ilave edilir. Bu şişe iki günde bir çalkalanır ve güneş ışınlarından uzakta muhafaza edilir takriben 4-6 hafta sonra süzülerek homeopatide <> ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 4-5 defa 10-15 damla alınır başta erken bunama, öksürük, bronşit,boğmaca ve astıma karşı kullanılır.

Hastalığın belirtisi:
1) Göz bebeklerinin büyümesi

2) Öksürürken baygınlık hali

3) Halsizlik, Dermansızlık vb.

4) İshal ve sol böğürde ağrı

Yan tesirleri: Zehirli olması nedeni ile dikkatle kullanılmalıdır. Şayet zehirlenme olursa tıbbi kömür yutulur, sıcak çay içirilir ve hastanın kusması sağlanır ve en yakın sağlık kurumuna götürülür.
 

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Hem lezzetli hem şifalı

Ahududu yaprağının demlenmesi ile elde edilen çay da meyvesi kadar faydalı

fft2mm1014620.jpg

Ahududunun yetiştiği yöreye, iklime ve toprağa göre oldukça çok alt türü mevcuttur. Ahududu yaprakları eskiden ishale, diş ve ağız içi yara ve iltihaplarına karşı kullanılmıştır. Vatanının Toros dağları olduğu tahmin edilen bitki günümüzde daha çok Avrupalılar tarafından kültür bitkisi olarak yetiştirilmektedir.

Tesir şekli:
a) Yaprakları serinletici, damarları büzücü, iltihapları önleyici, vücudu kuvvetlendirici ve doğumu kolaylaştırıcıdır.

b) Meyveleri müshil yapıcı (yapraklarının tersine), ateş düşürücü, idrar söktürücü ve hafif terletici özelliklere sahiptir.

Kullanılması:
a) Yaprakları üzerinde Komisyon E’nin 15.10.1987 tarih ve 193nolu Monografi bildirisi yayınlamıştır. Buna göre Ahududu yaprağı başta; mide, bağırsak, nefes yolları ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarına, ağız ve yutak iltihapları, geniz iltihaplanması, grip, ateş, şeker hastalığı, adet rahatsızlığı, vitaminsizlik gibi rahatsızlıklara karşı kanı ve deriyi temizleyici olabileceğini beyan etmiştir. Tabiî ki bu etkileri ispatlan-mamıştır.

b) Halk arasında; ağız içi, yutak, dişetleri ve bademcik iltihapları ve yaralarına karşı Ahududu çayı içilir veya gargarası yapılır. İshale karşı kanı temizleyici olarak kullanılır. Eskiden doğum öncesi sancıları azaltmak ve doğumu kolaylaştırmak, doğumdan sonra ise kanamayı kesmek için içirilirdi.

c) Meyvesi taze olarak yenir. Suyu veya şurubu içilirse ateşi düşürür, kanı temizler ve terletir.

d) Çiçeklerinden elde edilen çayla göz banyosu yapıldığında gözdeki iltihapları iyileştirdiği ileri sürülmektedir.

Çayı: İki kahve kaşığı Ahududu yaprağı taze veya kurumuşu demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su konularak 5-10dk demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Birleşimi:
Yapraklarının birleşimindeki maddeler;

a) Tanin türevleri %10 oranında olup en önemlileri; Gallikasit ve Ellagasittir.

b) Organik asitlerden; Sitrik asit (Limon asidi) ve malik asit (elma asidi)

c) Ayrıca C-vitamini, şeker, pektin, eterik yağ ve Flavonitler içerir.

Meyvesinin birleşimindeki maddeler;
a) Minerallerden; Potasyum, magnezyum, demir ve fosfor

b) Vitaminlerden; E, B6, B2 ve C-vitamini, B3 vitamini (Niacin), Provitamin-A (B-karoten)

c) Aromalı maddeler; 4-(-Hidroxyphenyl)-2-butanon, ?-Ionen ve B-Ionen

d) Ayrıca sabit yağlar, karbonhidratlar, proteinler, Antocyanillerden;
Cynadinglikozit ve pelargonidinglikozit içerir.
 

collo1

0
Moderator
11 Ocak 2012
5,014
12,280
113
ALMANYA
Yağları yakmak için çakal eriği

Çakal eriği, krampları çözücü, ağrıları dindirici, terletici, idrar söktürücü, müshil yapıcı, kan temizleyici ve yağları eriticidir.
fft2mm1029874.jpg
Çakal eriği Avrupa’nın orta, doğu ve güneyi, Asya’nın Türkiye, Kafkaslar, Türkistan ve Horasan, Afrika’nın kuzeybatısına yayılmış olup en son kuzey Amerika’ya taşınmıştır. Prunus kelimesi eski yunanca Prumnon’dan türemiş olup yabani çekirdek meyve ve spinosa Latince den türemiş olup dikenli dallar anlamına gelir. Türkçe’de neden çakal eriği diye anılır, muhtemelen çakallar tarafından sevildiğinden olsa ge¬rek. Almanca ise schlehe kelimesi slehe’den türemiş olup mavi anlamına Çakal eriğinin çiçeği eskiden halk arasında romatizma ve gribe karşı ve de müshil yapıcı olarak kullanılmıştır.

Tesir şekli:
a) Çiçekleri; krampları çözücü, ağrıları dindirici, terletici, idrar söktürücü, müshil yapıcı, kan temizleyici ve yağları eriticidir.

b) Meyveleri; damarları kasları büzücü ve ishali önleyicidir.

Açıklama: Çakal eriğinin çiçekleri ile meyve ve yaprakları farklı şekilde etki ederler, bu da çiçeklerinin genellikle flavonlar ve flavonitglikozlar içermesindendir. Meyve ve yapraklarının ise yüksek oranda tanin içermeleri nedeniyle farklı etkiler gösterirler. Mesela çiçekleri müshil yapıcı iken meyve yaprakları peklik yapıcıdır.

Çayı:
a) Taze veya kurutulmuş Çakal eriği çiçeklerinden 2 tatlı kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-500 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

b) Yaprak veya kabuklarından 1tatlı kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-500 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir.

c) Meyvelerinden 1-2 tatlı kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-500 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dk demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Yan tesiri: Bilinen bir yan tesiri yoktur, tarife uymak gerekir. Çakal eriği normal erik gibi yenmez ve sadece tıbbi maksatla kullanılır.

Kullanılması:
a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri yapılmamıştır, bu nedenle Çakal eriği 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Bu alanda Üniversite kliniklerince tedavi denemeleri yapılmış ve etkisi ispatlanmış oldukça şifalı bitki mevcuttur. Bunların başında sindirim rahatsızlıklarına karşı Harpa-, Çörek-, Centiyan-, Haronga-, Papaya-, Gökçek İksiri daha etkilidir.

b) Komisyon E’nin 01.06.1990 tarihli ve 101 nolu monografi bildirisine göre çakal eriğinin çiçeği başta üşütme hastalıkları, nefes yolları hastalıkları, ishal, peklik, şişkinlik, mide krampları, bağırsak hastalık-ları, ödem, böbrek ve mesane rahatsızlıkları, genel dermansızlık ve derdeki kabarcıklara karşı ve de kan temizleyici olarak kullanılır.

c) Halk arasında: Kabızlık, sindirim bozuklukları, vücudun su toplaması (ödem), romatizma, nikris (gut hastalığı), şişmanlık ve üşütme rahatsızlıklarına karşı kullanılır.

d) Çakal eriğinin meyvelerinden elde edilen şurup dişeti iltihaplan¬ma¬ları, bademcik iltihaplanması, makat ve mesane kaslarındaki zafiyetler ve gece yatağı ıslatmaya karşı kullanılır.

Birleşimi:
Çakal eriğinin birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;

a) Flavonglikozit türevleri %2-3 oranında olup en önemlileri; Izoquercitrin (Quercetin-3-O-glukozit) Astragalin ve Quercetin içerir.

b) Ayrıca Tanin glukozlar, C-vitamini, Organik asitler ve az miktarda Siyanür asit glukozitler içerir.
 
Üst